TİCARET HUKUKU
Ticaret hukuku, hukukun, ticaretle ilişkili tüm mevzuatı kapsayan bir alt dalıdır. Bireyler ve şirketler arasındaki ticari ilişkileri düzenler.
Hükümler, temel olarak Ticaret Kanunu’nda toplanmıştır (6102 sayılı yasa). Ayrıca Sermaye Piyasası Kanunu, Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu Ticaret Hukuku kanunlarındandır.
Ticaret hukukunun genel kavramları; tacir, ticari işletme, ticaret sicili, ticaret unvanı, haksız rekabet, ticari defterler, cari hesap, ticari işler tellallığı, acentelik, ticaret ortaklıkları başlıklarında tanımlanır.
Ticaret ortaklıkları kollektif, komandit, anonim, limited, kooperatif ortaklıklarıdır.
Ticari Belgelerle ilgili hukuk, kıymetli evrak başlığında toplanmıştır. Düzenlenme biçimleri nama yazılı ve hamiline yazılı olur. Kıymetli evrak poliçe, bono, çek, emtia senetleri, taşıma senetleri türlerindendir.
Ticaret Hukukundaki ihtilafların çözümü için başvurulan dava türlerinden bazıları;
- Ticari Sözleşmelerin Tanzimi
- Şirket Birleşmeleri ve Devralmaları
- Haksız Rekabet Davaları
- İflasın Ertelenmesi Davaları
- Türk Ticaret Kanunu’ndan Doğan Sair İhtilafların Çözümü
İCRA HUKUKU
İcra hukukunun temel amacı, borçlular karşısında alacaklıların haklarını korumaktır. Borcunu ödeyemeyen borçlunun borcunun, alacaklının talebi üzerine, devlet zoruyla taşınır ve taşınmaz varlıklarına el konarak karşılanmasını konu alan hukuk dalıdır. Alacaklının olduğu gibi borçlunun da bu durumlarda bir takım hukuki hakları vardır. Kendisinden talep edilen borca karşılık itiraz yollarına gidebileceği gibi karşı dava da açabilme hakları bakidir.
Alacağını alamayan bir alacaklı ilamlı ve ilamsız takip olmak üzere iki farklı takip yolundan birini seçebilir. İlamlı takipte, önce mahkemeden bir ilam alınarak buna özgü takip yolu izlenir. İlamsız takipte ise, alacaklının elinde herhangi bir mahkeme ilamı bulunmaz. Doğrudan yetkili icra dairesine başvurarak borcunu ödemeyen borçlu için ödeme emri çıkarttırır. İlamsız takibe adi haciz yoluyla takip de denmektedir.
İlamlı takiplerde alacaklı İcra Ve İflas Kanunu m. 34 uyarınca Türkiye sınırları dâhilindeki her icra dairesine başvurabilir. Para ve teminat borcunu konu alan ilamsız icra takiplerinde HUMK m. 9/1 uyarınca borçlunun ikametgâhı bulunan yerdeki icra dairesi, eğer para alacağı bir sözleşmeden doğmuş ise İİK m. 50/1; HUMK m. 10 uyarınca sözleşmenin akdedildiği veya sözleşmenin ifa edileceği yerde bulunan icra daireleri yetkilidir. Para borçları götürülecek borçlar olduğundan sözleşmenin ifa edileceği yer alacaklının ikametgâhı olacaktır.
Alacaklının yetkili icra dairesine başvurmasının ardından İİK m. 60 uyarınca “icra dairesi bir ödeme emri yazar.” Ödeme emri borçluyu temerrüde düşüren bir ihtar niteliğindedir. Ödeme emrinde, yer alması gerekli diğer kayıtların yanında “borcun ve masrafların kanundaki süreler(5, 7 veya 10 gün) içinde ödenmesi”, takibin dayandığı senedin altındaki imza kendine ait değilse kanundaki süreler(5, 7 veya 10 gün) içinde buna açıkça itiraz etmesi, borcun tamamına veya bir kısmına ya da alacaklının takibat işlemine ilişkin bir itirazı varsa bunu da aynı süre içinde bildirmesi, senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde kanundaki süre içinde İİK 74′üncü maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı beyanları bulunur ve İİK m. 61 gereğince “borçluya takip talebinden itibaren nihayet 3 gün içinde tebliğe gönderilir.”
Ödeme emrini alan borçlu, İİK m. 62/1’e göre yedi gün içerisinde yazılı veya sözlü olarak takibin yapıldığı icra dairesine itirazda bulunabilir. İtiraz, icra dairesinin yetkisine, takip konusu alacağa veya takip konusu alacak bir senede dayanıyorsa senedin altında bulunan imzaya ilişkin olabilir. Usulüne uygun biçimde yapılmış olan itiraz, İİK m. 66/1 hükmü gereğince icra takibini durdurur.
Daha detaylı bilgi sahibi olmak ve sorularınızı sormak isterseniz, alttaki kutucuğa sorularınızı yazıp bize iletebilirsiniz. Sorularınıza, en kısa sürede geri dönüş sağlanacaktır.